Knut Hamsun’un kendi hayat hikayesini anlattığı sefil bir hayatın romanı: Açlık
Usta kalem Knut Hamsun’un başyapıtı Açlık, yazar olma arzusuyla yanıp tutuşan Andreas Tangen’in etkileyici öyküsüne dayanıyor. Yazar olma aşkıyla yanıp tutuşurken açlık ve sefaletle mücadele eden bir adamın dokunaklı hikayesidir.
Dünya edebiyatının en değerli isimlerinden biri olan Norveçli yazar Knut Hamsun’un bu romanında kendini keşfetme yolunda ilerleyen bir gencin verdiği mücadeleye tanık oluyoruz. Varoluş savaşları, iç çelişkiler, yaratıcı ifade arzusu, hırs ve gurur kitabın derin çıkarlarından sadece birkaçı.
Açlık hissini etkileyici bir üslupla anlatan Hamsun, aynı zamanda romanın kahramanıdır. Çok az yazar onun ününü kazandı.
Yazarın otobiyografisini oluşturan eser, 19. yüzyılın nadide eserlerinden biridir. 1890’da yayınlanan roman, Hamsun’a 1920 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandırdı. Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığının 100 Temel Eseri arasında da yer almaktadır.
İyi bir yazar olmak için çabalayan Andreas, doğup büyüdüğü şehri terk edip yayıncıların çok olduğu başka bir şehre gitmeye karar verir. Burada verdiği konferanslardan kazandığı parayla geçimini sağlamaya çalışıyor. Parası bitince açlık duygusuyla baş başa kalır.
Gazetelerde yazılar ve yazılar yazarak bu külfetli süreçten kısa da olsa kurtulmaya, karnını doyurmaya çalışır. Düzenli bir geliri olmayan genç yazar, hayata ve açlığa karşı verdiği mücadelede aldığı her darbede biraz daha yaralanmaktadır. Elbette ki onurlu davranışı onu yükseltecektir… Kirasını bile ödemekte zorlanan Andreas, gazetede ya bahçede ya da parkta birden çok kez yazılarının yazarıdır.
Sayfa: 236
Acınası bir hayat…
Son derece kötü koşullarda hayatta kalmaya çalışan idealist yazar, açlık dediğimiz o amansız duyguyla pençeleşir. Dilinin ağır olması nedeniyle yazıları himaye edilmekte ve yayım sıkıntısı yaşamaktadır.
Burada kazandığı birkaç kuruşla günü kurtaran Andreas artık çok daha çaresizdir. Kıyafetlerini rehincilere değerinin altında satarak açlığını bastırır.
Kitabın ortasında rehinci ile bir diyalog, yazarın içinde bulunduğu kötü durumun bir fotoğrafı. Elbisesi yırtık bir dilenciden farkı yok.
“Kitabınızı basamıyoruz…”
Yazar, eserinin basılması için birçok yayıncıyla görüştü, ancak hepsinden reddedildi. Yazdığı satırlara bağladığı umutlar, her “Basamayız” yanıtından sonra oldukça tükeniyor. En son Politiken gazetesi ile görüşerek vakit geçirmek.
Kolunun altındaki kağıt rulolarını gazetenin yazı işleri müdürüne uzatır. Karşısında oldukça çaresiz kalan bu gence acıyan Edvard Brandes, yazarla olan uyumunu ise şöyle anlatacak:
“Onu bu kadar seven başka birini çok az gördüm! Sadece elbisesi yırtık değil. Ve o yüz! Taslağı ona geri veriyordum, çok uzundu. Ama birden gözlerini, ifadesini gördüm. kelebek gözlüğünün ardından gözlerinde.Döndüremedim, bir şey söyleyemedim!”
çağdaş dünya çalışması
Edvard, kitabın çok başarılı olmayacağını söylese de bu tahmininde yanılacağını muhtemelen tahmin edemezdi. Çünkü roman yayınlandığında hızla en çok okunan kitapların önüne geçer. Daha sonra sınırlarını aşarak dünya edebiyatında yerini alacak ve adından sıkça söz ettirecektir.
Kitapla ilgili yorumlar…
“Hamsun, bu büyük romancı 1859’da Norveç’te doğdu. Gezdi, yaşadı, sevdi, yazdı. Hamsun’u çevirmek benim için şiir yazmakla ilgili bir şey.”
Behçet Necatigil
“Çağdaş yazarlar arasında özgün yaratıcılık için Hamsun’u bir kenara itebilecek tek bir kişi bile görmüyorum. Üslubu, dış görünüşü ile ihtişam ve süslemeden uzaktır. Güzellik sadeliğinde gizlidir… Anlatırken felsefe yapar. Ama onun ne söyleyeceğini önceden tahmin etmeye çalışmak beyhudedir… Ahlaki bir dogma, toplumsal bir hipotez önermez. Düşünceleri bir ideal kadar özgür.”
Maksim Gorgi
“ Aniden bir uçuruma düşebilir, bir kavgada ölebilir, insanlardan uzakta tenha bir fiyortta boğulabilir veya bir çilingir masasına yığılabilir. Ama böyle ormanlarda sessiz sakin ren geyiği seyrederken dünyadan göçüp gitmesi… Yok yok yüreğim bu sonu Hamsun’a yakıştıramıyor.”
Hermann Hesse
Ergül Tosun
Kitap sayfası için link: