Haber

Suriye ile yeni süreç nasıl ilerleyecek?

Türkiye ile Suriye arasında 11 yıllık aradan sonra yeni bir normalleşme süreci başlarken, bu süreçte yapılan çok sert açıklamaların ardından iki başkent için barışı sağlamanın kolay olmayacağı belirtilirken, beklentileri ve kuralları olan ve bu nedenle temkinli adımlar atılacaktır.

2022’nin son aylarında Suriye’ye yönelik yeni bir askeri operasyon için Rusya ve İran’dan yeşil ışık bekleyen Türkiye, alamayınca yılın son günlerinde 11 yılı bitirmek için değerli bir adım attı. Şam yönetimine düşmanlık.

Bu kapsamda 2011 yılından bu yana ilk üst düzey siyasi temas Aralık ayı sonunda Rusya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilmiş ve Türkiye-Rusya-Suriye üçlü meclisinin ilk toplantısı savunma bakanları arasında gerçekleştirilmiştir.

Yeni yılın ilk günlerinde istihbarat teşkilatlarının ortasında ilk tohumları atılan süreçle ilgili birbirinden değerli mesajlar geldi.

Erdoğan, dün Putin ile yaptığı görüşmede, PKK ve YPG’nin başta Tel Rıfat ve Menbiç olmak üzere Türkiye’nin sınır bölgelerinden temizlenmesi için “artık somut adımlar atılması gerektiğini” vurgulayarak, “Suriye konusunda somut sonuçlar almak için, rejim yapıcı ve siyasi olmalı süreçte bazı adımların hayata geçirilmesi gerektiğini belirttiği açıklandı.

Erdoğan, Putin ile görüşmesinin ardından partisinin il başkanları toplantısına değinerek Rusya-Türkiye-Suriye şeklinde bir sürecin başladığını belirterek, “O zaman inşallah dışişleri bakanlarımızı yine üçlü bir araya getiririz. gelişmelere göre liderler olarak bir araya geleceğiz.Bizim derdimiz bölgede barışın sağlanmasıdır.Bölgede barışı sağlamak ve barışı hakim kılmaktır” dedi.

Ankara süreci nasıl görüyor?

Pek çok uzmanın da belirttiği gibi, Ankara ile Şam arasındaki meseleler yıllar içinde çok karmaşık hale geldi ve sadece iki ülkenin değil, bölge ülkelerinin ve büyük güçlerin çıkarlarını doğrudan etkiliyor.

Peki Ankara süreci nasıl görüyor?

DW Turkish’in ilgili makamlardan edindiği bilgilere göre; Şam’la başlayan süreçte Ankara, öncelikle “terörle mücadele ve mültecilerin dönüşü” konularını ele alıyor. Şam yönetiminin de talep etmesi durumunda Türkiye’nin PKK ve YPG ile ilgili uzun süredir devam eden düşüncelerinin ortaklaşa çözülmesi umulmaktadır.

Ancak kısa vadede bir sonuç beklemenin gerçekçi olmadığı da vurgulanıyor. Şu anda bir sürecin henüz başında olduğumuzu belirten Ankara’daki yetkililer, liderlerin son noktada görüşeceğini ve bunun yüz yüze mi yoksa yüz yüze mi olacağı şu an netlik kazanmadığını belirtiyor. telefon veya nerede.

Erdoğan, Mısır’la başlayan normalleşme süreci kapsamında Katar’da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası’nın açılışında çok sert eleştirdiği Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile el sıkıştı. Benzer bir durumun Erdoğan ile Esad arasındaki ilk tokalaşma için de yaratılabileceği belirtiliyor.

Bu arada Türkiye’nin son dönemde ilişkilerini geliştirdiği Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Pir Abdullah bin Zayed Al Nahyan’ın dün Şam’da Esad ile görüşmeye gelmesi dikkat çekti.

Kaynaklar, her iki başkentin de bu aşamada geri adım atmadığı konuların olduğunu, tarafların görüşlerini birbiriyle uyumlu hale getirmenin bir süreç olduğunu ve her diplomatik müzakerede olduğu gibi bunun zaman alabileceğini söylüyor.


Türkiye’nin Suriye’den çekilmesinin Şam yönetiminin Türkiye ile yakınlaşmasının ortasında olduğu belirtiliyor.Fotoğraf: BAKR ALKASEM/AFP

Semin: Sürecin üç ayağı var

İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ali Semin, iki ülkenin ortasındaki normalleşme sürecinin üç ayaklı olduğunu ve birinci ayak olan istihbarat-güvenlik boyutlu müzakerelerin bir süredir yapıldığını, ikinci ayağın ise yeniden ele alınacağını söylüyor. diplomasi olsun.

Diplomatik çıkarların hemen tesis edilemediğini söyleyen Semin, ilk etapta özel temsilciler aracılığıyla ilerlemenin mümkün olduğunu belirtirken, son stantta cumhurbaşkanlarının öne çıkmasının söz konusu olabileceğini belirtiyor. İstihbarat ve güvenlik görüşmelerinin sonuçları nedeniyle bir üst aşamaya geçilmesine karar verildiğini öngören Semin, şunları kaydetti:

“11 yıl sonra Türkiye-Suriye ilişkilerine baktığımızda Türkiye daha önce tek taraflı olarak ortak bir güvenlik tehdidi olduğunu hissediyordu. tehdit algısı açısından bakın.”

Çalışma kapsamında PKK ve YPG ile ortak bir operasyon olmasa bile Türkiye’nin sınır ötesi harekâtına Suriye’nin onay vermesi için bir prosedür uygulanabileceğini belirten Semin, bir tür yumuşak geçişten bahsediyor. Suriye muhalefeti için düşünülebilir.

Semin’e göre başlatılan süreçte sorunların çözümü masada kolay, sahada zor olabiliyor. “Suriye artık sadece Suriye’den ibaret değil” diyen Semin, Suriye savaşının büyük güçlerin etkin olduğu bir vesayet savaşına dönüştüğüne ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının çok zorlaştığına dikkat çekiyor.

Bu arada Türkiye ile Suriye arasındaki sürecin, Suriye’nin kuzeydoğusunda YPG ve IŞİD ile mücadele eden ABD’ye ve Türkiye-ABD ilişkilerine etkisi de bir başka tartışma konusu. Türkiye ile Suriye arasında 28 Aralık’ta Moskova’da gerçekleştirilen üçlü görüşmeye ilişkin ilk açıklama ABD Dışişleri Bakanı Ned Price’tan geldi ve Price, “Politikamız değişmedi. İyileşen ülkeleri desteklemiyoruz” yanıtını verdi. ilişkileri veya Esad’ı eski haline getirmek için Esad’ı destekleyin.” .

Esad’la barış seçimlere mi kaldı?

Öte yandan Erdoğan’ın uzun süre ‘katil’ olarak nitelendirdiği Suriye lideriyle barışmasının seçimle alakalı olduğunu düşünenler de var. Esad’ın Erdoğan’ın seçimi kazanmasını istemeyebileceği ve bu nedenle seçimden önce ortak fotoğraf vermekten kaçınacağı da bildirildi.

Lübnan’da yayınlanan Annahar Gazetesi’nin Türkiye Yazı İşleri Müdürü Sarkis Kassargian, Erdoğan’ın sabırsız halinin nedeninin seçimler olduğunun bilindiğini söyleyerek, Şam’da yetkililerle yaptığı görüşmelerden edindiği izlenimi aktarıyor.

“Ama ‘bizi ilgilendiren şartlarımızın yerine getirilmesi’ diyorlar. Eğer o şartlar yerine getirilirse normalleşme gerçekleşir ve normalleşmenin etkisi altında Erdoğan kazanır ya da kaybederse bu Türkiye’nin iç meselesidir.’ Yani kendilerini ilgilendiren isteklerinin yerine getirilip getirilmeyeceği.”


Sarkis Kassargian, Lübnan’daki Annahar Gazetesi editörü, TürkiyeFotoğraf: özel

Sadece Ankara’nın değil, Şam’ın da sürece ilişkin belli beklentileri ve koşulları var. Bunların başında Türkiye’nin Suriye’den askerlerini çekmesi ve Şam yönetimine karşı savaşan silahlı gruplara takviye kuvvetlerini tamamen kesmesi geliyor.

Şam yönetimine yakın El Vatan gazetesinde yayınlanan bir haberde Ankara ile Şam’ın 4 ana noktada anlaştıkları iddia edildi ve bu başlıklar “Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi, M. -4 karayolu. PKK’nın her iki başkent tarafından da tehdit olarak kabul edilmesi”.

Suriye siyasetini yakından takip eden gazeteci Kassargian, “Esad’ın şartları yerine gelmezse Erdoğan’la görüşmez. Benim için bu kesin. Çünkü artık bu bir prensip meselesi. Esad bunu kabul etse, kendisi de görüşebilirdi. İsrail veya Körfez ülkeleriyle aynı sürecin içindedir. Pragmatik olarak ‘Ülkem için yaparım’ dese de çekilme şartı sağlanmazsa masaya oturmayacağını düşünüyorum” diyor.

Suriyeliler tartışıyor | Hatay’da yaşayanlar anlatıyor

Bu resmi görüntülemek için lütfen JavaScript’i etkinleştirin ve HTML5 videoyu destekleyen bir web tarayıcısına geçmeyi düşünün

Sığınmacıların ülkeyi terk etmesi kolay mı?

Seçimler öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarının toplumun değerli sorunlarından biri olarak gösterdiği mültecilerle ilgili adım atılması da hükümetin öncelikleri arasında yer alıyor.

Semin, diğer ülkelerde mülteci olarak yaşayan 12 milyon Suriyelinin aslında Şam yönetimi için de bir meşruiyet sorunu oluşturduğunu belirterek, varılacak bir uzlaşmayla iki ülkenin 25-25’in gönüllü dönüşü için bir formül bulabileceğini sözlerine ekledi. Ancak Türkiye’deki mültecilerin yüzde 30’unun seçimlerden önce tamamlanması gerekiyor. saha gerçekleri açısından zor olacağını düşünüyor.

Kassargian ise mültecilerin büyük çoğunluğunun Suriye’ye dönüşüne ilişkin temel zorluğun ekonomik nedenler olduğunu belirtti. Mültecilerin en önemli sorunu döndüklerinde nasıl yaşayacakları diye düşünüyorum” dedi.

Şam yönetimiyle birlikte sadece Türkiye’nin değil Körfez ülkelerinin de normalleştiğini hatırlatan Kassargian, Esad muhaliflerinin de dönüşleri için başkentlerden gelen işaretlerle hareket etmelerini beklediğini belirtiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu